Bakmayın
böyle göründüğüne. Aslında barış getirmek için çabalıyorlar.
Biz
müslümanlar biraz daha parça parça olalım; gavuru dost, müslümanı ise düşman
edinelim. Din ve ahlâk gibi şeylerden biraz daha uzaklaşalım. O zaman barış
ortamı daha iyi olmaz mı ?
Yeni bir
dünya, hoşgörü, vesair şeyler...
Yıllar önce
G.W.Bush haçlı seferlerinin aslında başladığını vurgulamıştı. Ama önemli olan
niyet. Adamın niyeti iyi (?)
İngiltere
mesela bizi çok seviyormuş. Tüm Avrupa öyle.
Biz varya
biz…
Öte yandan barış
ordularının gittiği yerde insanlar ölüyormuş…
Bu insanlar
nasıl olsa bir gün ölecekler. Kafaları patlamış da ne olmuş ? Savunmasızca
katledilmişler ise ne olmuş ?
Çocuklar
gençler işkenceye uğramış da ne olmuş ? Vücutlarına elektrik verilmiş de ne
olmuş ?
Bizlerin
vücudu gibi narin ve değerli vücutları yok ne de olsa…
Kadınlar, genç kızlar, işgalcilerin zorba ve sapık isteklerine göre tecavüzlere nasıl uğradı bizi ilgilendirir mi ? Bizim kardeşimiz mi onlar sanki ? Tanımayız etmeyiz…
Hatta küçük
erkek çocuklarına tecavüz ediyor bazı işgalciler. Ama yani sonuçta bizim çocuklarımız değiller
öyle ya ?
Sadece
deneme amaçlı arada bir masum insanlara ateş edebiliyor barış gücü orduları.
Fakat ne
dedik? Önemli olan niyet ! Silah talimi yapmak önemli bir iştir.
Savunmasız,
hatta elbisesiz masumlara her türlü silah ile dayak atmak, en acı verici teknikler
ile işkence etmek ne kadar kötü olabilir ?
İnsanları
canlı canlı yakarak öldürmüşlerdi çok defa. Ama acı içinde ölüvermişlerse bize
ne ?
Ölürken bize
mi sordular ? Biz mi yaktık sanki ?
Güçlü
botlarla tekmelenen kafalardan bize ne ?
Sıraya
dizilmiş adamların üzerinden tankla geçilmesinden bize ne zarar gelir ?
Afrika’da
yapılan sayısız zulüm, hırsızlık, tecavüz, gasp ve sömürü ne kadar kötü
olabilir ki ?
Adamlara aynı zamanda yabancı dil öğretiyorlar sonuçta.
Afganistan’da
Tayland’ın
güneyinde; Patani’de
Çin’de
Mısır’da
Suriye’de
Çeçeistan’da
Doğu
Turkistan ve diğer Asya Türk ülkelerinde,
Bosna’da
Rusya’da ve
gölgesinde kalmış pek çok beldede;
Şimdi
yazmaya gücümüzün yetmeyeceği yerlerde olanlar aslında o kadar da kötü değildir hem.
Medya abartıyor bazı şeyleri. Bu devirde, asıl hacıdan hocadan korkacaksın.
Medya abartıyor bazı şeyleri. Bu devirde, asıl hacıdan hocadan korkacaksın.
Yani bu yabancı ordular üşenmeden ta uzak diyarlardan geliyor. Yorgun argın, hem de bir sürü masraf ediyorlar. Onlara karşı kaba mı davranalım yani ?
Zulm etmeye geliyor, öldürüyor, uğraş veriyor, yüzyıllık planlar ile hareket ediyor, birşeyler sarfediyor.
Biz de pek çok şey sarfederiz.
Mesela, ramazanda şenlikler yaparız. Sofraları yiyemeyeceğimiz kadar doldururuz. Bu da masrfa sonuçta.
Hem de üstüne otuz gün aç kalıyoruz.
Sadece, zekat, sadaka, kurban kesme, hac gibi ibadetlerde; genelde paramız olmadığından, zorlanabiliyoruz.
Yani bu para böyle birşey işte: Bilgisayar ve son model telefon alacakken biraz paramız olabiliyor, sağda solda eğleneceğimiz zaman yine paramız var. Allah yoluna vereceğimiz zaman genelde olmuyor paramız. Yani kendimizi ancak idare ediyoruz. Bu devirde geçim kolay değil. Kriz de var hem...
Zulm etmeye geliyor, öldürüyor, uğraş veriyor, yüzyıllık planlar ile hareket ediyor, birşeyler sarfediyor.
Biz de pek çok şey sarfederiz.
Mesela, ramazanda şenlikler yaparız. Sofraları yiyemeyeceğimiz kadar doldururuz. Bu da masrfa sonuçta.
Hem de üstüne otuz gün aç kalıyoruz.
Sadece, zekat, sadaka, kurban kesme, hac gibi ibadetlerde; genelde paramız olmadığından, zorlanabiliyoruz.
Yani bu para böyle birşey işte: Bilgisayar ve son model telefon alacakken biraz paramız olabiliyor, sağda solda eğleneceğimiz zaman yine paramız var. Allah yoluna vereceğimiz zaman genelde olmuyor paramız. Yani kendimizi ancak idare ediyoruz. Bu devirde geçim kolay değil. Kriz de var hem...
Ayrıca tam kadro, yaşlılar ve emekliler ile dört bir yandaki bomboş camilerde namaz kılarız.
Gençken genelde meşgul oluyoruz ama yaşlanınca muhakkak tövbe eder namaz kılarız. Eğer yaşlanırsak tabi.
Gençken genelde meşgul oluyoruz ama yaşlanınca muhakkak tövbe eder namaz kılarız. Eğer yaşlanırsak tabi.
İşte o yüzden biz varya biz !
Bir gün kapımıza
kadar düşman gelirse, biz onları tembel vücutlarımız ve uyuşmuş beyinlerimiz
ile bozguna uğratmasını bilriiz !
Ama şimdi savaşta değiliz. Hem dünyayı biz mi kurtaracağız ?
Kurulu bir düzen var. Sessizlik ve huzur varken, kıpırdanmak ve tüm insanlara düşünmediklerini hatırlatmak bize yakışır mı? Birilerine yardım etmek gibi bir sorumluluk da neyin nesi ?
Kurulu bir düzen var. Sessizlik ve huzur varken, kıpırdanmak ve tüm insanlara düşünmediklerini hatırlatmak bize yakışır mı? Birilerine yardım etmek gibi bir sorumluluk da neyin nesi ?
Paramızdan
ve keyfimizden ödün mü vereceğiz ?
Hem sırf düşmana
güç kazandırmayacağız diye onlarla oturup kalkmamak, onlardan yememek içmemek,
alışverişi kısmak akıl kârı mı ?
Onlar birbirlerini
güçlendirmek için çok ince düşünüyorlar. Sabır edip birbirlerini destekliyorlar. Onlar düşman sonuçta, hem de gâvur…
Rahatımıza göre düzenlediğimiz şu hayatı; lüks arzularımızdan arındırmaya çalışmak olabilir mi ? Hele bunu diyenleri anlamak zor… Özgür olup, anı yaşamalı.
Lezzetli yiyecekler, sıcak mekanlar, bilgisayar oyunları,
batak, iskambil,
domino, bilardo, son model telefon, internet,
yazın
dondurma, kışın sıcacık içecekler,
kola ve diğer bağımlı edici maddeler,
pizzalar,
hamburgerler, çikolatalar, piskevitler,
müzik
zevklerimiz, sinema seyirleri, çok sevdiğimiz elbiseler,
henüz sahibi
olmadığımız ama satın almak istediklerimiz…
Saatlerce bıkmadan izlenmesi gereken vazgeçilmez TV dizileri ve spor karşılaşmaları…
Şimdi tüm bunları en aza indirgeyip, ya da kenara bırakıp; diğer insanların dertleri ile dertlenecek miyiz?
Oha !
Dünyaya bir kez geleceğiz zaten onda da keyfimize bakamayacak mıyız ?
Oturalım oturduğumuz yerde.
Bi’yerimize birşey mi battı ?
Oha !
Dünyaya bir kez geleceğiz zaten onda da keyfimize bakamayacak mıyız ?
Oturalım oturduğumuz yerde.
Bi’yerimize birşey mi battı ?
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Uyarı: Yorum yazmak için üyeliğe gerek yok.
Aşağıdaki bölümden kimliğini belirtmen yeterli.
Yorumun onaylandıktan sonra yayınlanacak.